KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ
NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
أبو معاوية وأبو
أسامة عن
الأعمش، عن
سعيد بن جبير،
عن أبي
عبدالرحمن
السلمي، عن
أبي موسى. قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لا أحد
أصبر على أذى
يسمعه من الله
عز وجل. إنه
يشرك به، ويجعل
له الولد، ثم
هو يعافيهم
ويرزقهم".
{49}
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muaviye ile Ebû Usâme, A'meş'den, o da
Saîd b. Cübeyr'deıı, o da Ebû Abdirralıman Es-Sülemî'den, o da Ebû Musa'dan
naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«İşittiği ezaya Allah
(Azze ve Celle)'den daha sabırlı kimse yoktur. Kendisine şirk koşulur. Çocuk
iddia edilir. Sonra o yine bunlara afiyet verir. Rızık ihsan eder.» buyurdular.
49-م - (2804) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير وأبو
سعيد الأشج.
قالا: حدثنا
وكيع. حدثنا
الأعمش. حدثنا
سعيد بن جبير
عن أبي
عبدالرحمن
السلمي، عن
أبي موسى، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
إلا قوله "ويجعل
له الولد"
فإنه لم يذكره.
{M-49}
Bize Muhammed b.
Abdillah b. Numeyr ile Ebû Saîd El-Eşec rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki
rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş rivayet etti. (Dediki): Bîze Saîd b. Cübeyr,
Ebû Abdirrahmnn Es-Sülemi'den, o da Ebû Musa'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. Yalnız:
«Kendisine çocuk iddia
edilir...» cümlesi müstesna! Çünkü onu zikretmemiştir.
حدثني
عبيدالله بن
سعيد. حدثنا
أبو أسامة عن
الأعمش. حدثنا
سعيد بن جبير
عن أبي
عبدالرحمن السلمي.
قال: قال
عبدالله بن
قيس: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "ما أحد
أصبر على أذى
يسمعه من الله
تعالى. إنهم
يجعلون له
ندا، ويجعلون
له ولدا، وهو
مع ذلك يرزقهم
ويعافيهم
ويعطيهم".
{50}
Bana Ubeydullah b. Saîd
de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, A'meş'den rivayet etti. (Demişki): Bize
Saîd b. Cübeyr, Ebû Abdirrahman Es-Sülemî'den rivayet etti. (Demişki): Abdullah
b. Kays şunu söyledi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«İşittiği bîr ezaya
Allah Tealâ'dan daha sabırlı kimse yoktur, kâfirler ona şerik koşuyor, çocuk
iddia ediyor, bununla beraber o kendilerine nzk ve afiyet ihsan ediyor, onlara
veriyor!» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Kitâbu'l-Edeb» ile «Kitâbu't-Tevhid»'de; Nesâî «Kitâbu'n-Nuût» ve
«Kitâbu't-Tefsir'de muhtelif râvilârden tahric etmişlerdir.
Ulemânın beyânına göre
bu hadîsten murad; Allah Teâlâ'nın vâsi' hilmini anlatmaktır. Onun hilmi o
kadar geniştir ki : Allah'ın çocuğu ve eşi vardır, diyen kâfirlere bile
şâmildir. Mâziri: «Sabrın hakikati nefsi intikam almaktan ve emsali şeylerden
men etmektir. Binâenaleyh sabır bir şeyden vaz geçmenin neticesidir. Bu
neticeye Teâlâ hakkında sabır ismi verilmiştir.» diyor.
Kaadî Iyâd dahi: «Sabûr
Allah Teâlâ'nın isimlerinden biridir ve âsilerden intikam almayan mânâsına
gelir. Allah Teâlâ'nın isimler arasında halim ne mânâya gelirse, sabûr da o
mânâyadır. Halim: İntikam almaya kudreti varken affedendir.» demektedir.